Değişim umudu, içinde yenilik ihtimalini ve onunla birlikte risk yükünü de taşır. Maymunu Düşüreyim videosunda Guy Ben-Ner tişörtünün üzerine yazdığı ‘Keşke başka bir yerde olsaydım’ sözüyle değişime dair bir umudu arar. Guy Ben-Ner’in videolarında sanatçının yaşamı ve sanatı ayrılmaz bir bütündür; değişim, başkaldırı ve adaptasyon da bu devinimin önemli parçalarıdır. Sanatçı bunlarla başa çıkma yöntemini; gerçek, mecazi ve düşünsel olarak birini tarif ederken, diğerini imâ edişi üzerinden kurgular. Sonuçta, bu gerçekle kurguyu birbiri içine geçiren bir yapı oluşturur.
Videoların hızlı ve umarsız bir şekilde çekilmiş görünüşünün ve detayların titizlikle işlenmediği izleniminin ardında, edebiyat, video, felsefe, sanat ve hayatın bütününden referanslarla elde edilmiş derin düşüncelerin bir labirenti vardır. Sekanslar o an düşünmeden alınmış bir kararla rastgele çekilmiş gibi görünse bile, daha yakından bir incelemede, üstünde çok iyi düşünülmüş ve incelikle ayarlanmış karmaşık ve iç içe girmiş düşünceleri açığa vurur. Bu fikirler, Ben-Ner’in kara komediye benzer videolarını bir bakıma absürtleştirip gerçeküstü bir atmosfere dönüştürürken, aynı zamanda giderek mantıklı hale gelen bir betimleme oluşturarak, izleyiciye yaşamlarındaki gerçek absürtlüğü sorgulatır. Sanatçı, gerçeklikle kurgu arasındaki geçiş örgüsünü oluştururken kafiyeli konuşmalar veya işlediği edebi ve masalsı ögeleri senaryolarındaki diyaloglara yerleştirme gibi farklı yöntemler uygular. Benzer biçimde, kendi aile üyelerini gerçek hayattaki rollerini de gözeterek, senaryonun karakterleri ile bütünleştirir. Hatta, dış mekân düzenlemelerini sanatçının aile mutfağına taşıdığını görmek bile mümkün olabilir. Ben-Ner’in gerçekle kurguyu bulanıklaştırma denemelerinin yeni bir türü tıpkı; IKEA teşhir alanlarını gerçek bir set
olarak kullanması, veya reklam seslerinin kayıtlarını ödünç alması ya da bir kahve zincirinin mikrofonundan doğrudan aldığı kayıtlarla örneklendiği gibi, sıklıkla kullandığı hazır yapım kav- ramından yararlanması olarak ayırt edilebilir. Yamalama mantığıyla birbirine bağladığı fikir, ses, görsel ve yazı derlemelerini senaryolarında özenle
dokur. Bununla beraber, bu şekilde oluşan bir rüyayı andıran ortamlar, vermek istediği mesaja hizmet eder.
Guy Ben-Ner, insanın yaratıcı öğrenim, üretim, problem çözme ve hayatta kalma yeteneklerini benimser; aynı zamanda, öğrencilerden özdeş nesiller yaratma kanısında olan eğitimcilerin yaşadığı aldatmacayı vurgular.
Sanatçı, bireyi dilediği gibi şekillendirme yetisine olan inancın, eğitmenin bir yanılsaması olduğunu savunur, birinin vizyonunun ve değer yargılarının başka bir insana empoze edilmesinin kibirli bir davranış olduğunu anlatır. Oysa ki, insanların kendi kişilikleri, yaşam ve beklentilerine göre öğrendiklerini bireysel filtrelerinden geçirerek bir ders
almaları ihtimali daha olasıdır. Eğitim, insanları yöneltmede kullanılan doğrudan bir teknikken, bireyleri manipüle etmenin dolaylı yolu ise bilinçaltıyla oynamaktır. Ben-Ner, eserlerinde kurgulama ve çekim tekniklerini inceleyip, deneysel olarak gözden geçirirken, görüntü ve ses oyunlarının izleyicinin algısı üzerindeki etkisini; hem sinema tarihindeki örneklerini yorumlayarak hem de doğrudan videolarında bunları uygulayarak, ifşa eder. Filmlerin anlaşılmasında beynin izlenenleri tamamlama, motorize etme ve ses ve görüntü uyarıcılarını mantıksal bir
sıralamaya koyma becerisini Gestalt öğretisine benzer biçimde kullanır. Video çekim ve kurgulama stratejilerini bazen harfiyen ve doğrudan metin içine yerleştirirken, bazen de senaryonun içine gömerek açığa vurur. Ben-Ner tarafından ele alınan bir başka insanları güdümleme mekanizması ise sosyo-politik ve ekonomik düzene işaret eder. Sanatçı, kendi mikrokozmosundan yola çıkarak, bir turist logosundan, özel mülk ve sahiplenme gibi daha geniş konuların güncelliğine geçiş yapar. Nihayetinde, günümüz işveren-çalışan ilişkilerinde örneklenen ekonomik
sistemimize karanlık ama nükteli bir eleştiri getirir. Topluma uymaya çalışırken, kendimizi yapay sistemlere zorladığımızı imâ eder. Sanatçı, yabancılaşmanın, dışlanmanın veya topluluk tarafından göz ardı edilme gibi alternatif yollardan kaçmak için, entegrasyon ve adaptasyon baskılarına boyun eğmek zorunda kalışını imler. Tüm bu eğitim, medya manipülasyonu, mülkiyet sorunları ve iktidar mücadeleleri karmaşasında; sanatın özü ve sanatçının konumu tartışmalı kalır. Sanatçı, öncelikle kendi sanatını hayatıyla bütünleştirirken, bu yapılara ayak uydurup, aynı zamanda onlara karşı durmaya ve eleştirmeye de mecbur kalır. Böylelikle, Guy Ben-Ner izleyiciyi bir birey olarak kendi zayıf ve güçlü yönlerini görmeye davet eder. Sanatçı, toplumda inşa ettiğimiz yapıların kısa
sürede bize tuzaklar haline gelişlerine dikkat çeker. Buna rağmen, bu tuzakları aşmak için gereken değer yaratan insani yeteneklere sahip olduğumuza dair güvenini ortaya koyar. Belki de, sanatçının tartışmalı konumuna ilişkin görüşleri bu mesajlarında gizlidir.
Kasım, 2017
T. Melis Golar